06/07/2011
ORHANELİ'NİN FETHİ
Adranos (Orhaneli), Neşri Tarihine göre 1322 yılında İbn-i Kemal
Tarihine göre ise 1325 yılında Osman Bey döneminde fethedilmiştir.
Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey, Bursa’yı fethetmeyi çok
istemiş fakat sağlığı el vermemişti. Oğlu Orhan Bey, Bursa kuşatmasına
devam etti. Orhan Gazi, Bursa’nın güneyden yardım almasını önlemek için
1325 yılında Adranos’u (Orhaneli’yi) fethetmiştir. Bu fetih hareketine
Orhan Gazi’nin Kumanlarından olan Durdu Bey’de katılmıştır.
Osmanlı kronik yazarlarına göre Adranos’un fethi şöyle gerçekleşmiştir;
Osman Bey’in izlediği yayılma ve fetih hareketlerini durdurabilmek için
Bursa, Adranos, Bednos, Kestel ve Kite Tekfurları (1) kendi aralarında
bir ittifak kurdular. Bu ittifakı oluşturan kuvvetlerle Osmanlı
kuvvetleri Bursa-Yenişehir yolu üzerindeki Koyunhisarı’nda
karşılaştılar. Savaş Dinboz denilen yere kadar devam etti. Yapılan bu
savaşta Osman Bey’in kardeşi Gündüz’ün oğlu Aydoğdu şehit oldu. Savaş
sonrasında tekfur kuvvetleri savaş alanını terk edip kaçtılar.
Osman Bey, Bursa’nın kuşatılması sırasında şehrin kaplıca ve dağ
tarafına bir yıl içinde iki hisar bazı kaynaklara göre ise üç hisar
yaptırdı. Kaplıca tarafında inşâ edilen hisara kardeşinin oğlu
Aktimur’u, dağ tarafındaki hisara da Balabancuk adında bir bahadırı kale
kumandanı olarak görevlendirdi. Bursa, her iki taraftan kuşatma ve
gözetim altına alındı. Bursa Hisarının kafirleri açlıktan kırılmaya ve
bunalmaya başladılar. Osman Bey, bununla da yetinmeyerek şehrin güney
bağlantısını kesmek ve Adranos tarafından gelebilecek muhtemel desteği
kesmek, Dinboz Savaşı’nda şehid edilen yeğeni Aydoğdu’nun bir nevi
intikamını almak üzere oğlu Orhan Bey’den Adranos Kalesini ve şehrini
fethetmesini istedi. Yanına Köse Mihal, Turgut Alp, Şeyh Mahmud ve Ahi
Hasan’ı verdi. Osman Bey ise ayağındaki nikris hastalığından dolayı bu
fethe katılamadı. Hem Aşıkpaşazâde Tarihinde hem de Neşrî Tarihinde
Adranos’un fethi şu şekilde anlatılır;
“Osman’a haber geldi ki, Bursa hisarunun kâfirleri açlıkdan gayetde
bunaldılar. Bahane isterler ki, hisarı vireler. Amma padişahtan gayrı
kimseye virmeğe gayret dahı ideler. Osman Gazi, bu haberi işidicek, oğlu
Orhan’a eyitdi: Evvel Adranos’a var. Ol kafirün atası Dinboz gazasında
benüm Bay Hoca’mun düşmesine sebeb olmuşdur. Orhan dahı yir öpüp itaat
gösterdi. Yine Köse Mihal’i ve Turgut Alp’ı Orhan’a yoldaş koşdı. Bir
aziz varıdı. Şeyh Mahmud dirlerdi. Anunla Ede-Balı’nun kardaşı oğlı Ahı
Hasan’ı Orhan isteyüp, Osman bilesine gönderdi.Amma kendünün ayağında
nikris zahmeti olmağın, bunlarun Adranos’dan Bursa’ya gelmesine tevakkuf
gösterdi.Ve bil cümle bunlar toğrı Adranos’a çıkdılar.Tekvurı, Türk
üzerine geldüğin işidüp hisarı boş koyup, Alata tağına çıkdı. Orhan
Gazi, gaziler ile piyade olup ardın sürüp, tağa bile çıkdılar. Kaçan
kafirler gördiler ki, kaçmağıla kurtuluş yok. Karşu gelüp tapup itaat
itdiler. Amma tekvurı kaçup giderken bir kayadan uçup pare pare oldı.
Andan gelüp, Adranos kal’asını bozup halkına aman virüp, yirlü yirinde
mukarrer kıldılar.”(2)
Küçük farklılıklarla konu ve anlatım olarak birbirinin aynısı olan bu
iki kroniğin yanı sıra Oruç Bey Tarihinde ise Adranos’un fethinden
bahsedilmemiştir. İbn-i Kemal Tarihinde ise fetih şu şekilde anlatılır;
“Bunlar vardılar. Ol bedkârdârı kaçmış hisarı tahliye itmiş buldılar.
Orhan Bey, yanındaki gazilere buyurdu: tâzilerden inüb piyade oldılar.
Dest-i ihtimamla ..gittiler, ardlarını sürdiler, kûh-sârı çalup çarpup
seyl-i gerdar tar derelere girdiler, içinde genc(hazine) var ola deyü
günc-i gâr(içinde hazine olan mağara) komadılar. Mâr (yılan) gibi girüp
dibine irdiler. Mezkûr hisarın ve civarındaki diyarın dağları gördiler
ki dağdan dağa kaçmağla seylâb (sel suyu) gibi derelere girüp
sehâb(bulut) gibi kale-i kûh-sâre(dağ kalesine) ağub kâr ü bâr(cenk,
harp, savaş) saçmağla kurtulmazlar. Nâ-çâr(çaresiz) kaldılar. Orhan
Beyden emân(eminlik, güvence) aldılar. Fermanına muti’ (itaat eden) ve
semi’(işiten) oldılar. Diyarlarından göçüb ol gühsarda dereden dereye
uçub avare olmadan halâs(kurtuluş) buldılar. Ama tekürleri
inkıyâd(teslim olmayıp) etmeyüb câdde-i sedâd-ı reşâde (doğru yola, hak
yola) gitmeyüb ol bed-nihâdın (yaradılışı ve aslı kötü olan) inadı
iştidâd (şiddetli) buldu. sehâb(bulut) gibi tâb şitâbla(süratle ve
kuvvetlice) doldı. Kale-i Kûh-sâre çıkdı, gitdi. aher kâr gördi ki
ardından gaziler eyirdi yetdi. Şişe-i hayatı (sırçalı, şaşalı hayatı)
sanki çalub kendüyi bir kayadan pertâb itdi (atladı, sıçradı). Depesi
üzerine indi. Başı taşa dokundı. Pâre pâre oldı. Ol nâ-bekârın(işe
yaramazın, hayırsızın) işin bitirdiklerinden sonra gaziler döndiler
sâlim ve gânim(ganimet alarak) geldiler. Adırnaz Hisarı’nın üzerine
kondılar. Orhan Bey buyurdu: Mezkûr kal’a nin surunu yıkub burçların
harab yebâb(harap, yıkık, virane) itdiler. Bir zamanda gine
tağilere(isyan edenlere, azgınlara) mesken ve bağilere(asilere,
serkeşlere, başkaldıranlara) me’men (güvenli bir yer) olmasun deyû ol
yuvayı dağıtdılar. Adırnaz tekürinin hisarı alınmak diyarına nâr ü ılgâr
salınmak hicretin yediyüz yirmi beşinde vâki buldu.”(3)
Osmanlı kuvvetlerinin Adranos üzerine geldiğini öğrenen Adranos Tekfuru
kaleyi terk ederek derhal Alita Dağı’na doğru kaçmaya ve
maiyetindekilerle birlikte dağa doğru tırmanmaya başladı. Orhan Bey ise
kaçan tekfuru takip ettirdi. Osmanlı kuvvetleri, Alpler ve Gaziler kaçan
kafirlerin peşinden giderek dağa çıktılar. Bunu gören tekfurun adamları
teslim oldular. Teslim olmamakta direnen Adranos tekfuru ise kaçmaya
devam etti. Kaçarken de ayağı sendeleyip bir kayadan aşağı düşerek
parçalandı. Tekfurun ortadan kalkmasından sonra Kale ve şehir teslim
alındı. Orhan Bey, kaleyi yıktırdı ve kullanılmaz hale getirdi.
İstimalet politikası gereğince yerli halka aman verilerek dokunulmadı
.
Adranos’un fethinden sonra Osmanlı kuvvetleri Pınarbaşı semtinden Bursa
üzerine yürüdüler. Nihayetinde Bursa, savaş yapılmadan fethedildi.
Adranos kalesi, Orhaneli-Bursa karayolu üzerinde, Orhaneli’nin Bursa
çıkışında yolun solunda bir tepe üzerindedir. Kalenin yakınından
Orhaneli çayı geçmektedir. Kalenin temelleri ise halen sağlam bir
şekilde durmaktadır.
Dipnotlar:
1-Tekfur, Tekür: Bizans valilerine verilen isimdir. Muharip, muzaffer
manalarına gelen Rumca Nicephoros’tan bozmadır. Ermenice takavor denir.
2- Aşıkpaşazâde Tarihi. Tevârih-i Âl-i Osman. Hicri 1332. Sayfa 28-29.
Mevlânâ Mehmed Neşrî. Cihânnüma. Hazırlayan Prof.Dr. Necdet Öztürk.
İstanbul 2008. Sayfa 61.
3- İbn-i Kemal. Tevârih-i Âl-i Osman. I.Defter. Yayına Hazırlayan: Şerafettin Turan. TTK. Ankara 1970. Sayfa 185-186.