MİLLİ MÜCADELEDE
DAĞ YÖRESİNİN NAMLI EFESİ
CANİB EFE
Canip Efe, Milli Mücadele yıllarında Dağ Yöresi'nde Yunanlılarla
mücadele eden namlı efelerden biridir.Harmancık’a bağlı ‘Harmancık
Akalan’ köyündendir.
1883 Harmancık Akalan doğumlu olan Efe,1970 yılında da vefat
etmiştir.Gulfaloğulları sülalesinden olup babasının adı Hüseyin’dir.
Bir zamanlar onu tanımayanlar için “Canib Efe’yi de bilmeyen varmış" denilmiştir.
Canip Efe,Çanakkale ve Romanya cephelerinde askerlik yapmış,Romanya
cephesinde göğsünden yaralanmıştır.I.Dünya Savaşı sonrasında 30 Ekim
1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşmasına göre Osmanlı
Ordusu’nun dağıtılmasıyla birlikte köyüne dönmüş ve köyde muhtarlık
yapmaya başlamıştır.
Yunanlılar köye geldiği sırada Canip,köy muhtarıdır.Harmancık ve
köylerinin Yunan işgaline girmesiyle birlikte ne yapacaklarını şaşıran
köylülerin bir kısmı köyün yakınlarında bulunan Kaplan Dağı’na
sığınmışlardır.
Bir Yunan birliğinin Engüre’de(Çatalsöğüt) konakladığı bir sırada iki
Yunan askeri de Harmancık-Akalan köyüne anafor toplamaya gelir.Bu iki
Yunan askeri,köy korucusuna “Bize muhtarı bul gel“ derler.Muhtar Canip
de gelen bu iki Yunan askeri ile el kol hareketleriyle konuşup anlaşmaya
çalışır.Yunan askerlerinin istediği iki kadındır.Muhtar Canip ise bu
rezil istek üzerine ; “Bu mümkün değil, biz Müslüman ve Türk’üz"
der.Yunan askeri de bu sefer “O zaman bize para bul,para getir”
dediklerinde muhtar Canip; “Para da yok” der.İyice kızan bu iki Yunan
askeri,süngüleri takıp muhtar Canip’e saldırırlar.Yapılan bu saldırıda
Canip’in aralı donu süngü darbesiyle yırtılır.Muhtar Canip,işin
tehlikeli olduğunu anlayınca “Durun size iki kadın bulacağım!” diyerek
Yunan askerlerini peşine takarak Kamil Ağa’nın evinden yukarıya doğru
yürümeye başlar.
Muhtar Canip,bu arada göz ucuyla askerleri ve silahlarını
süzer,tüfeklerin omuzda asılı olduğunu görür ve “Aha işte burada iki
kadın var!” diyerek bir kapıyı aralar ve askerlerin içeriye girmesiyle
de oradan kaçmayı başarır.Yunan askerleri arkasından ateş etseler de
vurmayı başaramazlar.
Biraz korku biraz da endişeyle muhtar Canip,koşarak kendisini Tepecik
bağlarına, haşhaş balyalarının içine atar.Bu arada olayı duyan
köylülerden birkaç kimse yanına gelir, Canip de gelen köylülere durumu
anlatarak çaresizlikten sinirinden ağlamaya başlar.
Bu arada da iki Yunan askeri,girdikleri evleri soyarak,Molla Ahmet’in
evinde bal küpeciğinden de bal yiyerek “Çatal Dal” istikametine doğru
yürümeye başlarlar.
Tam bu sırada köyden Mustafa Dayı da kızıyla birlikte köye
gelmektedir.Bunu gören iki Yunan askeri,kızı zorla alıp götürmek
ister.Kızının göz göre kolundan sürüklenerek elinden alınması üzerine
Mustafa Dayı “Yetişin din gardaşlarım,yardım eden yok mu!” diyerek
feryat etmeye başlar.Feryatlar üzerine Yunan askerleri kızı bırakıp
giderler.
Bu olay üzerine muhtar Canip,yanındakilere,evinin merdiveninin altında
saklı duran sandıktaki mavzerleri çıkarmalarını söyler.Sandıktan 7 adet
mavzer çıkartılır.Canip, mavzerleri yanındakilere dağıtır ve derhal
Engüre’ye giden yolları bağlarlar.
Muhtar Canip,artık efe olmuştur.Canip Efe,bu iki Yunan askerini
“Değirmen Bendi”ne gelirken vurmak ister,fakat Yunan askerinin biri,bal
yiyip susadığından atından inip dereye doğru yönelir.Su içen Yunan
askerinin su içmesi beklenir.Sonrasında da Canip Efe,bu Yunan askerini
vurmayı başarırsa da atın üstünde bulunan diğer Yunan askerini
vuramaz.Her iki taraf arasında çatışma çıkar.Mavzerler ateşlenir.İki el
de Yunan askeri ateş edip karşılık verir ve kaçmayı başarır.Daha sonra
Canip Efe ve yanındakiler,derede ölen Yunan askerini sudan
çıkartırlar.Ölen askerin üzerinden külliyetli miktarda altın ve para
çıkar.Canip Efe ve yanındakiler,çıkan bu paraları bir yere gömerek kaçan
diğer Yunan askerini aramaya çıkarlar fakat akşam olduğundan takipten o
an için vazgeçerler.
Ertesi gün ise Canip Efe,yanına;Şerif,İlyas Hoca,Ali Efe,Selim
Çavuş,Hatıp ve Mehmet Yörük’ü de alarak,bir gün önce kaçırdıkları Yunan
askerinin izini sürmek için takibe başlarlar.İzler takip edilir.Nihayet
bir ceviz ağacının dibinde kanlı bezler bulunur.Anlaşılan o ki kaçan
asker,bir gün önceki çatışmada yaralanmıştır.Ağaçların dipleri ve
çalıklar didik didik aranır.Sonunda kaçan yaralı asker,cizirgenlerin
içinde tüfeğine yaslanmış bir durumda bulunur.Şerif adındaki şahıs,Canib
Efe’ye “Sen taş at, kalkınca ben vururum” der.Canip Efe de “Sen
vuramazsın, taşı sen at ben vurayım”deyince Şerif,yerden bir taş alarak
askere doğru atar fakat hiçbir kımıldama olmaz.Yanına geldiklerinde ise
Yunan askerinin,bir gün önceki çatışmada yaralandığını ve kan kaybından
öldüğünü anlarlar.
İşte bu olayla birlikte Muhtar Canip,eline silahı alıp efe olur ve
Yunanlılar Dağ Yöresi'nden kovulana kadar da silahı elinden bırakmaz.(¹)
Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşu sırasında Pınarbaşı semtinden
Bursa’ya inen Dağ Müfrezesi(²) içinde Harmancık Akalan Köyünden Canip
Efe de bulunmaktadır.
Canip Efe,bir tabur Yunan askerinin kırıldığı Sülye Cevizderesi
Savaşına,Eşen Köyünde “Tazılı kumandan ”adı verilen Yunan kumandanı
Zamanist’in öldürüldüğü baskına, Orhaneli’ye bağlı Ağaçhisar köyündeki
Kuvay-ı Seyyare Çetesi baskınına ve Çeteci Kara Bilal’in ortadan
kaldırıldığı Gebeler(Dağardı)Baskınına da katılmıştır.
Daha sonraki yıllarda Bursa’nın kurtuluş günlerine defalarca çağrılmış
fakat imkansızlıklar nedeniyle gidememiştir.Mezarı Harmancık Akalan
köyündedir.
Dipnotlar:
1-Ahmet Kahraman(Canip Efe’nin oğlu). 1929
doğumlu.Harmancık Akalan Köyü. Görüşme tarihi ;Ağustos 1998,Ali Rıza
Yıldırım. 1909 doğumlu.Harmancık Akalan Köyü.Görüşme tarihi ; Ağustos
1998, Tahsin Türk(Şapçılı Şükrü Efenin oğlu).Tavşanlı-Şapçı köyü.Görüşme
tarihi; Ekim 2003